Kakava, Hıdrellez, Bocuk Gecesi, Kukerlandia Maske Festivali, İskeçe Karnavalı.. İsimleri birbirinden garip bu Balkan ve Trakya coğrafyası gelenekleri öyle keyifli ve naif ki.. Düşünün ki koskoca bir coğrafya daha kıştan itibaren baharın gelişini ve yaza girişi kutluyor. Çeşitli ritüellerle doğa anaya sevgisini sunuyor, kötü enerjileri kovalıyor, dilek dileyip iyi niyetlerini evrene salıyor. Ve ben her bir Balkan geleneğini gönülden seviyor, büyük bir sevinçle uyguluyorum.

Marteniçka (Martenitsa) geleneği de onlardan biri. Çocukluğumuzdan beri Mart ayı başlayınca bileklerimize kırmızı ve beyaz ipliklerden örülmüş bileklikler takar, gözlerimiz gökyüzünde göç eden leylekleri görmeye uğraşırız. Leylek görünce de bilekliğimizi çıkarır, çiçek açmış bir ağaca bağlarız. Rivayet odur ki bilekliği takarken dilediğimiz dilek en kısa sürede gerçeğe dönüşür.

Marteniçka (Martineçka, Martiçka, Martıçka..pek çok farklı söylenişi var) geleneğinin kökeni Bulgaristan’a dayanıyor. Benim de anne tarafım Bulgaristan göçmeni. Bulgaristan’da, baharın gelişi sebebiyle geleneksel Baba Marta (Marta Nine) günleri başlar. Baba Marta, soğukları sona erdirip, baharı getirdiğine inanılan mistik bir karakter.
1 Mart tarihinde başlayan Baba Marta günlerinde insanlar sevdiklerine martenistsalar hediye ederler. Geleneğe göre marteniçkalar hediye edilmelidir, satın alınmaz. Beyaz renginin uzun ömrü, kırmızı rengin ise sağlık ve gücü ifade ettiği söylenir. Yine geleneğe göre mütevazi dilekler dilenmeliymiş ama ben hiç de mütevazi şeyler dilemedim bu sene. Kusura bakma Marta Nine!

Marteniçkanızı mart ayının herhangi bir günü takabilirsiniz, ille de ilk gün takmanıza gerek yok. Bana bu yıl iki öğrenim iki ayrı bileklik hediye etti. İlke yanıma gelip gözlerinizi kapatın dedi ve bilekliği kitabımın arasına koydu, Sıla ise gelip bileğime bağladı. İki dileğimin de gerçek olması ölüm kalım meselesiydi, o yüzden leylek görmeden mart ayını çıkarmam olası değildi. Ben de allem ettim kullem ettim ve leylekleri gördüm.
Leylekleri görmeden bir süre önce de dünyada en sevdiğim köprülerden birine, Meriç Köprüsü’ne gidip bir terazi dolunayı ritüeli yaptım.

Aynı zamanda o gün ekinokstu. Zihnimden, ruhumdan, bedenimden gitmesi gereken duyguları suya attım. Niyetler ettim. Baharın gelişini kutladım.
Şehirde tek başına köprüde, elindeki taşlarla konuşan o garip kişi bendim!
Şamanizmi, şaman ritüellerini, doğa ile ilgili her türlü kutlamayı öyle çok seviyorum ki..
Son olarak, diyelim ki leylek göremediniz, üzülmeyin. Önemli olan her zaman niyettir.
Benim videomu izleyin, ben sizin için de dilekler diledim.
Herkesin baharı kutlu, ruhu şenlikli, gönlü zengin olsun!
Harika